Lyrbe Antik Kenti - Side'nin Kardeşi

Merhaba arkadaşlar.

Bugün, hazır boş vaktim de varken sizlere gezeli uzun zaman olan ama diğer antik kentlerden dolayı bir türlü fırsat bulamadığım Lyrbe Antik kentini tanıtayım diyorum. Antalya'da ciddi bir kışı en fazla 1 buçuk ay kadar yaşarız, bahar bize Şubat ayından itibaren gelir. An itibariyle hava da 20 derece burada :) İşte Lyrbe Antik Kenti'ni de, havanın böyle 20 derece olduğu sıcak bir 18 Mart gününde keşfetmiştim 2018 yılında. Öncesinde Konya'da eğitimdeydim o tarihte ve Konya keşfinden sonra tekrar Akdeniz sahillerine inip antik kent gezilerime devam etmeye tekrar Lyrbe'den başlamıştım.


Şehir Side Antik kentiyle birbirine oldukça yakın. Lyrbe kentinden de Side antik kentine kadar uzanan büyük ve görkemli de bir su kanalı bulunmakta ve yolda giderken çoğu zaman bu su kanallarının ayakta duran parçalarına denk geleceksiniz. Bu su kanalları Pamfilya bölgesinin en uzun su kanallarıdır bu arada, Aspendos'taki su kanallarından bile büyüktür. Tarihçilerin ve arkeologların ortak kanısı üzerine Side ve Lyrbe kentleri birbiriyle bağlantılıydı ve aynı dili konuşan halk tarafından iskan ediliyordu. Lyrbe'den Side'ye uzanan bu su kanalı da aralarındaki bağlantıyı tescilliyor. Muhtemelen Side'ye bağlı bir kentti Lyrbe. İsmi konusunda Seleukeias gibi fikir ayrılıkları olsa da, M.Ö 3. YY'da kurulan Seleukeias şehri bir liman şehriydi ve Side'nin batı kıyısında henüz keşfedilememiş ya da yok olmuş bir kent olabileceği üzerinde duruluyor, çünkü antik yazıtlardaki Seleukeias ve Lyrbe tanımları birbiriyle oldukça farklı. Lyrbe antik kentindeki kalıntıların çoğu Roma ve Bizans dönemine ait olsa da devam eden arkeolojik eserler arasında antik döneme ait buluntular da çıktı. Bu bulunan eserlere Side Arkeoloji müzesinde bakabilirsiniz.




Şehir 2018 yılında henüz tam anlamıyla koruma altına alınmamıştı ve giriş çıkışlar herhangi bir ek bina olmadığından ücretsizdi, 2 yıldan bu zamana kadar değişmiş midir bu konuda bir fikrim yok ne yazık ki. Manavgat şelalesine devam eden yoldan, Şıhlar köyüne ulaşarak antik kentin olduğu yere gidebilirsiniz, araç navigasyonları genelde yolu doğru rotadan tarif ediyor. Şehrin agorası Pamfilya kentleri arasında Perge'den sonra en sağlam ayakta kalabilmiş kentlerden biridir. Ne zaman terk edildiği tam olarak bilinemese de Side'nin uğraştığı Arap akınları ve korsan saldırıları, Lyrbe'nin de önemini kaybedip terk edilmesine neden olmuş olabilir. Sahip olduğu tapınaklar ve yaşam ağacı gibi tapınakların tam ortasından ağaçlar büyümesi şehre ayrıca mistik bir hava da katmış. Yolunuz Side antik kentine düşerse, gün içinde ayrıca burayı da gezebilme imkanınız olacaktır, hatta önce Lyrbe antik kentini gezip sonra Side'ye gelmeniz ve Side'nin kum plajında da yüzüp serinlemeniz daha hayırlı bile olacaktır. Bu kıyağımı da ancak okuyucularıma geçerim, bilmiş olun :)





Lyrbe Antik kentine ait ne yazık ki elimize ulaşmış yazılı metinler, bulunan arkeolojik buluntular dışında oldukça sınırlı. Pamfilya kentlerinden denize uzak olanları ne yazık ki denize kıyısı olanlar kadar kendini koruyamamış ve önemli hale gelememiş, deniz ticaretinin önemini bu noktada bir kez daha anlamış olduk. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere arkadaşlar, esenlikle kalın.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.