Biten İlişkilerden Sonra Toparlanma Süreci Üzerine Tavsiyeler

Büyük bir çoğumuz, yetişkin olmamıza ve belli tecrübelere sahip olmamıza rağmen hala ciddi bir şekilde biten ilişkilerden sonra ne yapacağını bilemez hale gelebiliyoruz. Özellikle çevremden şahit olduğum kadarıyla insanlarda ciddi bir geçmişe saplantı, obsesyonlar, kronik aşk acısı sendromları ve buna benzer durumlar var. Bununla alakalı bir kaç tavsiye vermek isterim. Zira bundan 6 yıl önce ben de 4 yıla yaklaşmış bir ilişkimi bitirmiştim ve o zamanki yaşımın gençliğini de hesaba katınca (21) sonrasında toparlanmak hiç kolay olmamıştı.





Aşk acısı mı, yoksa alışkanlık mı?

İlişkinin süresi uzadıkça, karşı tarafa hissettiğiniz şey sadece aşk ve sevgi olarak kalmaz, beraberinde alışkanlığı da getirir. Bir insana karşı sevginizi, aşkınızı kaybetmiş olabilirsiniz fakat daha önceden de duymuş olabileceğiniz gibi alışkanlıklardan vazgeçmek zordur. Alışkanlığı da aşk acısıyla karıştırmak çok sık düşülen bir hata. Her eylemi beraber yapmak, her tatile beraber gitmek, hatta aynı evi paylaşmak, yıllarca birinin hayatında yer edip bir anda çekip gitmek hiçbir zaman kolay değildir. Alışkanlıklardan vazgeçmenin yolu ise yeni hobiler edinmektir.

Hobiler size eski sevgiliye duyduğunuz alışkanlığı unutturduğu gibi sizi daha ileriye de taşır. Hobi amaçlı uğraşlar edinip sonrasında bundan maddi kazanımlar da sağlayan, ya da kendi iç huzurunu bulan bir sürü insan örnekleri var. İç huzuru kendi kendinize oluşturmanız çok önemli. Eğer hayattaki mutluluğu hep hayatınıza sonradan dahil olacak 2. ve 3. şahıslardan bekliyorsanız size üzücü ama realist bir haberim var; asla mutlu olamazsınız. Bu yüzden önce kendinizi sevmeyi, kendinize tahammül edebilmeyi, kendinizle de vakit geçirebilmeyi, artılarınızla eksilerinizle kendinizi kabullenebilmeyi öğrenmeniz gerekmekte. Bunu öğrendiğiniz zaman, sizinle beraber olmak istemeyen, hayatınızdan çıkıp gitmek isteyen insanlara dilediğini verip onlar için üzülmemeyi de öğrenmiş olacaksınız.

Her şeyi görmezden gelin

Size, onu hatırlatacak tüm eşyalardan kurtulmanız çok önemli. Evinizin dekorunu değiştirebilirsiniz, gözünüzün önünde onu hatırlatacak her şeyi görmezden gelebilirsiniz. Yeni hobileriniz, yeni aktiviteler sizi yeni insanlarla tanıştıracak, ya da bu aktiviteleri arkadaşlarınızla yapacağınızdan dolayı hayatın sadece tek bir kişiyle paylaşılandan çok daha geniş olduğunu fark edeceksiniz. Bu dönemde arkadaş desteği de çok önemlidir, fakat bilinçli arkadaş elbette! eski sevgiliyi sürekli kötüleyen arkadaşlar iyilik yapacağım derken kötülük de yapabilir, neticede nefret sevginin başarısızlığa uğramış halidir, nefret de etseniz birinden bu hala birine karşı bir duygular beslediğiniz anlamına gelir. Eğer aldatıldıysanız, kandırıldıysanız ya da sebepsizce terk edildiyseniz öfke duymanız elbette olası, fakat bundan tez zamanda kurtulmaya çalışın. Karşı tarafı affedin, ama hayatına dahil olmayıp nötr kalarak onu tamamen zihninizde bir yabancıya çevirin. Atalarımız en güzel intikam unutmaktır demiş! Kayıtsızlık ve nötrlük bir insana verilecek en büyük cezadır, bunu unutmayın.

Çivi çiviyi söker mi?

Birisini unutmak için başka birisini bulmak da aşk acısını ya da alışkanlıkları törpüleyen bir diğer eylem. Fakat çivi çiviyi söker mi sorusuna vereceğim cevap ''çivinin türüne ve malzemeye bağlı'' olacaktır. Zira bir insana olan sevginizi tamamen bitirmeden, nötrleşmeden başka birisinin hayatına dahil olmak size daha fazla travma getirebilir. Ya da sizinle hayatında yeni bir sayfa açmak isteyen insana bir şeyler hissetmeden onunla ilişkiye başladığınız için bir insanı hak etmediği halde kandırıp duygularıyla oynamış olursunuz. Bu sebeple nefret dahi etsek, en ufak olumlu ya da olumsuz eski sevgiliye karşı hislerimiz varsa asla çiviyi çiviyle sökmeye çalışmıyoruz.

Fakat aklımızda ve kalbimizde bitmiş, ama yalnızlık acısı çektiğimiz bir dönemdeysek karşımıza çıkan bir insanı değerlendirerek çiviyi çiviyle sökmenin faydasını fazlasıyla görürüz. Üstelik hayal kırıklıklarından sonra başlayan ilişkiler, içeride ukte kalan deneyimleri de yaşatacağından dolayı sizi ummadığınız kadar mutlu edebilir.

Kimseye güvenmemeli mi?

İlişkisi bitmiş insanların bir diğer yaptığı önemli hatalardan biri de travmalarından kurtulmanın, kendilerini korumanın hiç kimseye güvenmemekten geçtiği. Birine iyice tanımadan güvenmemek sizi belli başlı etkenlerden korur evet, fakat uzun vadede kimseye güvenmeyerek asıl kendinizi cezalandırmış olursunuz. Size gerçekten değer veren, dürüst olan insanlar bu güvensizliğiniz karşısında hayal kırıklığına uğramış hissedip hayatınızdan çıkmayı tercih edebilirler, dost bile edinemezsiniz. Bu yüzden, her insanın 1 şansı muhakkak hak ettiğini düşünüp, insanların herhangi bir güvensizliğini yakalamadan, ya da kafada soru işaretleri oluşturacak olaylarda bulunmadan güvenini sorgulamayın ve onlara güvenin. Aksi durumlarda ise yapıcı olun, kafanızdaki soru işaretlerini karşı tarafı kırmadan paylaşın, çözüme kavuşturun. Bir şeyleri diyalogla çözebildiğinizi karşı tarafa hissettirmeniz ayrıca onda pozitif etkiler de bırakır. Kimse ilk rüzgarda yıkılacak bir ilişkinin altına girmek istemeyecektir, ya da sürekli sorgulanmak.

İçe dönük olmak bir kusur mudur?

İçe dönük insanlar hakkında yıllardır anti sosyal, asosyal, depresyonda, psikolojik sıkıntıları var gibi bir takım kanılar oluştu ve insanlar içe dönüklüğü asla kabullenemedi. Oysa günümüzde yapılan araştırmalardan sonra içe dönüklüğün bir psikolojik bozukluk olmadığı, sosyallik ve dışa dönüklük kadar  insan doğasında normal bir durum olduğu gözlemlendi. Yani içe dönüklüğünüz sizi kusurlu yapmaz, sadece etrafında daha az ve sınırlı sayıda insanlar olan biri yapar. Bunun da elbette avantajı da vardır dezavantajı da. İçe dönük insanların daha zor yeni başlangıçlar yaptığı, daha zor sevgili ve arkadaş edindiği bilinen bir durum. Bu sebeple içe dönük insanlarda aşk acısı daha ağır tablolarda seyredebilir, ya da tam tersi tümden boşvermiş de olabilir. Ben yine de size karşınıza çıkacak insanlara bir şans vermekten geri kalmamanız gerektiğini söylüyorum. Çünkü hiçbir eylemde bulunmadan bir şeylerin düzeleceğine inanmak hem bilime hem de doğaya aykırıdır. Bir şeylerin olmasını istiyorsanız mücadele etmeyi de öğrenmeniz gerek.

Tüm bunlar haricinde kafanıza takılan, sormak istediğiniz şeyleri bana mail yoluyla ya da yorum yoluyla sorabilirsiniz. Fakat kesinlikle kararlarınız ve ilişkiniz hakkında yorum yapmamı beklemeyin çünkü etik olarak insanların ilişkilerine ve arada yaşanılan özel diyaloglara karışmıyorum, karışmayı da doğru bulmuyorum. Meriçliğin lüzumu yok :))




1 yorum:

Blogger tarafından desteklenmektedir.